Kafama Göre

Yazılım Günlüğü

Yazılım Günlüğü

Her tarafta karşımıza çıkan, çağımızın ilerlemesiyle daha da ön planda olan bir yolculuk deneyimimi paylaşmak istiyorum. Yazılımcı veya hacker olma yolculuğu. Kendimi profesyonel olarak değerlendiremem, her öğrendiğim yeni bilgiyle birlikte gelen o ben hiçbir şey bilmiyorum hissi ve akıllardan silinmeyen Sokrates sözünün uyumu ile giriş yapmak istiyorum; “bildiğim tek şey, hiçbir şey bilmediğimdir”.

Filmlerden ve haberlerden gördüğümüz hack olayları bizi her zaman içine çekiyor, kısa bir röportaj bile kendi kendimize bunu yapabileceğimizi hissettiriyor. Merak etmeyin, etrafta ne kadar “o iş o kadar kolay değil” diyenlerin yoğunluğu çok olsa da, istediğimiz zaman her şeyi yapabileceğimizi kendi deneyimlerimle sizlere göstermek istiyorum.

Elektrik elektronik mühendisliğinin 3. Sınıfında okuyan bir arkadaşınız olarak bu yolculuğun uzun ama varış noktası asla imkansız olmayan bir yolculuk olduğunu söylemek istiyorum sizlere. Üniversitenin ilk yılında sıfır diyebileceğimiz bir noktadan başladım, bilgisayarda oyun oynamayı bile adam akıllı bilmiyordum diyebilirim. İlk senemde tahmin edebileceğiniz gibi C++ kodlama diliyle girdim bu işe. C++ diğer dillere nazaran daha eski ve daha uğraştırıcı olduğu ve öğrendiğim ilk dil olduğu için algoritmasını kavrayana kadar can çekiştim diyebilirim. İlk sınavlarından pek iyi not aldığım da söylenemez… Kütüphane eklemeleri, noktalama işaretleri ve en önemlisi algoritma mantığı benim açımdan öğrenmesi çok zor verilerdi. Evde kendime ait bir bilgisayarım yoktu ve kullanabileceğim dizüstü bayağı eski bir bilgisayardı. Kendi çapımda yazmaya çalıştığım kodları çok zor çalıştırıyordum; evet, o kadar eski bir bilgisayardan bahsediyorum! İlk sonsuz döngüde bilgisayarın kitlenmesi de cabası.

Bir süre ara verdim çünkü yazılımın bana anlatıldığı gibi yetenek meselesi olduğuna inanıyordum ve daha ilerleyemediğimi görmek beni derinden üzmüştü. Zaman geçtikçe ve çeşitli başarı öyküleri okudukça durmak istemedim ve ekstradan Python ile Java kullanmaya başladım. Konuya biraz daha hakim olan arkadaşlarım C++ dilinden sonra bu yeni ve gelişmiş dilleri öğrenmenin çocuk oyuncağı olduğunda benimle hemfikirdir diye düşünüyorum.

Yazılımın içine yavaştan girmişken ve başarısız birkaç robot denemesi yaptıktan sonra, kendimde durduramadığım ve içimdeki saplantılı kız arkadaşı yansıtan hacker olma yolunda ilerlediğimi fark ettim. Öncelikle yazılım konusunda kendimi ilerletmekle başladım. Bunu gündelik hayatımda karşıma çıkan en saçma olayları bile kodlamaya dökmeye çalışarak başladım. Videolar izledim, çeşitli kodlama sitelerine üye oldum ve yavaştan kendi kendime yeni kodlar yazabildiğimi gördüm. Bunlar yeterli değildi çünkü hedefim daha büyüktü, ben de işletim sistemlerini öğrenmeye koyuldum. Önce Windows’un kendi terminalinden bilgisayarımı kontrol etmeye ve hem donanım hem yazılım yönünden detaylı öğrenmeye başladım. Windows öğrenirken bilgisayarımı kurcalama adı altında geri dönüşü olmayan yollara sokmadığımı pek gururlu olmayan bir şekilde belirtmek istiyorum. Öğrenmeye çalışıyorsam başarısız olduğumda kafamın ağrıyacağı şekilde çözümlere mecbur kalmak benim için bir gereklilik diyebilirim. Windows’un ardından tahmin edebileceğiniz üzere Linux öğrenmeye koyuldum. Linux’un kendi içerisinde farklı versiyonları var, bunlar arasından ihtiyaçlarınız ve çıkarlarınıza göre kendiniz seçim yapabilirsiniz. Bilgisayarınızın genel kapasitesine bağlı olarak iki farklı (belki daha fazla belki daha az) işletim sistemi kullanabilirsiniz. Ben Windows yanında Ubuntu ile başlamayı tercih ettim. Ubuntu, Linux için biraz daha beginner olan bir versiyon diyebiliriz. Bu yolculukta beni gerçekten salya sümük ağlatan durum, Ubuntu’yu kullanmayı daha tam tamına öğrenmeden Ubuntu’yu bilgisayarımın hdd kısmına yüklemem ve sonucunu ağır bir şekilde deneyimlemem oldu. Bazı toolların eksik olduğunu ve bu toolların Kali versiyonunda bulunduğunu, yine de Ubuntu’ya bu toolları yüklemenin mümkün olduğunu öğrendim ve sanki konuya çok hakimmiş gibi kendi kendime Kali tools dediğimiz araçları Ubuntu’ya yüklemek için terminale root girişi yaptım. Her şey yolundaydı ama tek sorun benim aceleci kişiliğim sayesinde her siteye güvenip terminale hiç duymadığım linkler girmemdi. Bir denedim, iki denedim ve üçüncüde bu işin böyle olmayacağını anlayıp tek tek dosyaları kaldırmam gerektiğini anladım. Ubuntu bana istediğimi vermeyecekti ve Kali yüklemem gerekiyordu. Bilgisayarımda üç ayrı işletim sistemi kullanmak yerine (VirtualBox ve USB yüklemeleri de gözümü korkutmuştu) Ubuntu’yu bilgisayardan komple kaldırmak istedim. Takdire şayan bir şekilde mükemmel adımlarım sağolsun sadece Ubuntu’yu değil Windows’u da tüm verilerle birlikte ortadan kaldırdım, bahar temizliği. Bilgisayarı kapatıp açtım ve karşımda ne mi var? GRUB! Kabul etmeliyim ki çok sevimli buluyorum saf GRUB’u, ne komutlarına hakimim ne de kullanımına. Elimde herhangi başka bilgisayar ve çöp olarak kullanabileceğim alet edevat bulunmadığı için ağlayarak bilgisayarcıya gittim.

Elime tekrar bilgisayarımı aldığım zaman USB kullanarak Kali Live’a giriş yaptım ve bu sefer aynı hataları tekrarlamadan sapasağlam kullandım Kali’yi, toolları ile çoğu Linux kullanıcısının yapabileceği taramaları yaptım ve çok güzel bir deneyim kazandım. İşi ilerletmek istedim ve Web tasarım öğrenmeye koyuldum. İşaretleme ve HTML yardımıyla kendi kendime küçük siteler kurdum, domain almadım sadece yapıları öğrenmekti amacım. En sonunda tıkanmaya başladım, taramak istediğim bölgelerde ilerliyordum evet ama tam tamına istediğim verileri alamıyordum. Eminim hepinizin aklından geçmiştir, eksik olduğum konulardan bir diğeri kriptolojiydi. Başladım ders çalışır gibi bit tabanlı kriptolojileri öğrenmeye. Bu yolculukta nedendir bilmem ama beni en çok yoran şey kriptoloji mantığını anlamaktı. Hala kriptoloji içerisinde kaybolduğumu ve bu kayboluşun beni büyülediğini söylemek istiyorum.

Demem o ki, bu yolculuk aslında hiçbir zaman bitmiyor fakat yolculuk esnasında asla gereksiz bilgi öğrenmiyorsunuz. Hatalarınız bile size paha biçilemez derecede haz veriyor ve daha da ilerlemek için size motivasyon sağlıyor. Ben hala tam tamına istediğim noktada değilim ve bugüne kadar gördüğüm tek şey tam tamına dediğim noktanın aslında olmadığı. Çalışmalarıma hala devam ediyorum ve hayatımın sonuna kadar da devam etmek istiyorum. Deneyimlerimi her zaman paylaşıp bu yolda ilerleyen insanlarla fikir alışverişi yapmayı seviyorum. Varış noktasına ulaşmanın gerçek olduğunu düşünmesem bile, umarım öğrenmeyi asla bırakmam çünkü bir amaç uğruna çabalamak her zaman insana yaşam sevinci veriyor.

İlgili Makaleler

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu